Dersim’in Acı İntikamı: CHP


Her şey CHP genel başkan yardımcısı Onur Öymen’in Ak Parti hükümetince başlanan “Çözüm Süreci”ni savunma gayesiyle kullandığı, “Artık analar ağlamasın” sloganını açığa düşürmek için Meclis kürsüsünde “Dersim’de analar ağlamadı mı?” diye sormasıyla başladı. Öymen bu soruyu sormasa, belki kimsenin 1938’deki Dersim Katliamı’nı gündeme taşımaya cesareti olmayacaktı.

Alevi şeyhi Seyit Rıza 1938'de idam edilmişti.

Onur Öymen çok tipik bir monşer. CHP’nin yakın döneme kadar temsil ettiği kitlenin mümtaz bir mümessili. Evinde yemek yerken bile Batı medeniyeti standardını gözeten bir kafaya sahip. Meclis kürsüsünde Dersim örneğini vermenin ne manaya geldiğini bilecek kadar da diplomatik tecrübesi var, onlarca yıl hariciyeci olarak çalışmış. Ben burada Öymen’in kendi adına CHP’yi bekleyen tehlikeyi fark ettiğini ve bu açıklamayla bir ön almaya çalıştığını düşünüyorum. Hatırlayalım, bu açıklamadan kısa bir süre sonra patlayan kaset skandalının ardından Baykal istifa etmiş ve Dersimli Kılıçdaroğlu CHP’nin genel başkanı olmuştu.


Son CHP kongresindeki gelişmelere baktığımızda Öymen’in öngörülerinin haklı çıktığını görebiliyoruz. Baykal’ın parti içi iktidarını dizayn eden derin isim Önder Sav, Kılıçdaroğlu’nu da başkan yapan kişiydi. Hatta bu değişime abilik yapmaktan iftihar ettiğini bile dile getirmişti. Fakat parti örgütü üzerinde büyük ağırlığı olan Sav ve ekibi parti içi operasyonlarla 6 ay içerisinde pasifize edildi. CHP artık tamamen Kılıçdaroğlu ve ekibinin kontrolündeydi.

Kılıçdaroğlu ve ekibi ilmek ilmek çalışarak iktidarlarını sağlamlaştırdı. Son kongreden çıkan resimden CHP’nin artık Kemalist değil, alevi eğilimli bir parti olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bunu, parti içinde iyiden iyiye algılayan ve dillendiren isimler mevcut. Ama bu isimlere eşeklerini Niğde’ye sürmekten başka tavsiyede bulunamayacağız.

Bugünlere nasıl geldik ve CHP nasıl bir alevi partisi kimliği kazandı? Bunu biraz inceleyelim.

Türkiye’de aleviler sanıldığı gibi yekpare bir topluluk değildir. Mesela Hatay alevilerinin ne tarihsel ne de inanç olarak Anadolu alevileriyle bir bağlantısı yoktur. Hatay Aleviliğinin asıl adı Nusayrilik olup, Şii inancında sapık mezhep olarak tekfir edilen bir akımdır. Anadolu’daki aleviler de hem din algıları hem sünni dünyayla ilişkileri açısından farklılıklar ihtiva eder. Bu kadar farklı alevi topluluğun (istisnai bir kısmını saymazsak) Kemalist zihniyetle aynı cephede, yani CHP’de hareket etmesini nasıl açıklayacağız? Bunun iki majör sebebi var; azınlık kardeşliği ve yaşam tarzı benzerliği.

Yavuz Selim-Şah İsmail döneminde başlayan sünni-alevi husumeti Osmanlı’nın başarısız sosyal politikaları sebebiyle 20. asra kadar uzandı. Aleviler toplumun diğer unsurlarına entegre edilemedi. Cumhuriyet de sünni türk merkezli devlet kurgusuyla alevilere fazla yanaşmadı. Hem toplumsal hem de idari olarak yalnızlaştırılan aleviler, özellikle 1938 Dersim faciasından sonra bir varoluş mücadelesine giriştiler. Tercihleri laik cumhuriyet kadrolarına yanaşmak oldu. Ülkeye sadece yönetim olarak hakim olup sosyal nüfuzu zayıf kalan Kemalist kadrolar, özellikle çok partili rejimde iktidarda kalabilmek adına alevilerin desteğine ve bir süre sonra da parti içinde kadrolaşmasına yol vermek zorunda kaldı.

Alevilerin kendileri gibi ezilen ve ötelenen sünni Anadolu halkıyla değil de laik devletle birlikte hareket etmesinin arkasında boşuna Stockholm Sendromu aramayın. Alevileri bu tercihe zorlayan devletin gücüne yaslanmak olduğu kadar, yaşam tarzı olarak Kemalist zihniyetle olan uyumudur. Şundan eminim ki, hem tabanda hem tavanda alevilerin Kemalizm seviciliği tamamen takiyye içeriyor. Ne Seyid Rıza’yı ne de '38 Dersim’ini asla unutmadılar. Bugün kendilerini katleden zihniyeti alkışlıyor olmaları şartlar gereğidir. Nitekim CHP içerisinde pozisyonları güçlendikçe Kemalist söylemlerden yavaş yavaş uzaklaşma eğilimine girdiler.

Şunu iyi biliyoruz ki marjinal sol yapılanmalar ve DHKP-C gibi terör grupları bol miktarda alevi sosyolojiden besleniyor. Siyasi yelpazenin solunda yer alan CHP’nin, haliyle bu gruplarla ünsiyeti oldukça güçlü. Özellikle Tunceli, Erzincan bölgesinde hem alevi hem kürt kimlikli toplulukların HDP ve PKK ile araları gayet sıcak. Birine militan, diğerine siyasetçi kaynaklığı yapıyorlar. Bu toplulukların CHP ile arası da gayet iyi. Hatırlayın alevi-kürt kökenli CHP Tunceli milletvekili Hüseyin Aygün’ü dağa kaldıran PKK birkaç gün sonra serbest bırakmıştı. Bu bir kaçırma değil bile bile lades içerikli operasyondu. Aygün şehre döndüğünde “Arkadaşların birkaç gün misafiri oldum” diyecek kadar fütursuz açıklama yapmaktan çekinmemişti.

Son dönemlerde CHP içerisinde yıldızı parlayan, önemli pozisyonlara getirilen isimlerin zihniyet olarak HDP ve PKK’ya yakın isimler olması, sünni-müslüman halkın değerlerine alenen hakaret ve aşağılama içeren mesaj ve açıklamalarda bulunmaları ve hatta çoğunun Zeytin Dalı Harekatı’na karşı tavır alması bizim için sürpriz değil. Özellikle Marmara, Ege, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerindeki vatanperver CHP seçmenini ürkütmekten çekindikleri için kendilerini frenleyip geri çektiler. Yoksa biliyoruz ki, ilk çıkışlar PKK seviciliği yönündeydi.

Evet, alevilerin intikamı acı oldu. 1938’de bizzat Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in de aralarında olduğu pilotlar tarafından katledilen Tunceli alevileri, Atatürk’ün kurduğu, Kemalistlerin kalesi CHP’yi içeriden fethetti. Tıpkı Alamut Kalesi’nin komutanı tarafından hakkında ölüm fermanı çıkarılan Hasan Sabbah’ın, tebdil-i kıyafetle kaleye sızıp, sabırla kalenin askerlerini ikna edip, sonunda kaleyi fethetmesi gibi.

Sabiha Gökçen

Şimdi ne olacak? Hem parti içindeki rahatsızlıklar, hem siyasi duruşun tabanda meydana getirdiği hoşnutsuzluk CHP’yi zor günler beklediğinin habercisi. CHP gibi oturmuş bir yapının yıkılması veya terk edilmesi kolay değil. Burada önümüze üç seçenek çıkıyor.

Birincisi Kemalistlerin partide yoğun bir lobiyle bayrağı tekrar devralması. Buna Kılıçdaroğlu’nun tesis ettiği politbüronun asla müsaade etmeyeceğini biliyoruz. Belki teşkilatlar ve tabanda topluca ayaklanmalar olursa geri adım atarlar, ama bu çok zayıf bir ihtimal.

İkinci seçenek Kemalist siyasetçilerin topyekün hareket ederek CHP’den ayrılması ve milliyetçi sol yelpazeyi kucaklayacak yen bir siyasi oluşuma kalkışmaları. Bu seçeneğin olabilirliliği ilkine göre daha yüksek olsa da yine de uzak ihtimal görünüyor. Çünkü bu tür çıkışlarda lider isimlerin siyasi hırsları yüzünden kuvvetli bir birliktelik kurmak kolay değil ve kolayca açığa düşme riskiniz var. Üstelik CHP’nin Atatürk’ün kurduğu parti olarak tabanda manevi bir değeri var. Ayrıca iyice kuvvetlenen milliyetçi-muhafazakar cephenin karşısında CHP bile çok zayıf kalırken, yeni bir partiyle oyları bölmek ne kadar mantıklı olacaktır ki?

Son seçenekleri İyi Parti. Şayet İyi Parti katılacağı ilk seçimlerde makul bir oy oranı yakalarsa (%5’in üzeri) bu, hareketin rüştünü ispat ettiğini gösterir. O zaman CHP’deki milliyetçi Kemalist kadrolardan bir kısmının İyi Parti’ye kayacağını düşünüyorum. Bahsettiğim üç senaryodan olma ihtimali en yüksek olanı bu. MHP’yi hırpalamak için kurulan İyi Parti’nin CHP’yi erittiğini görürsek çok şaşırmayalım.


Bütün bu ihtimallere rağmen ben CHP’nin bu şekilde devam edeceğini düşünüyorum. Aslında CHP’nin oyları özellikle genç kuşakta artma eğilimindeydi. Ama gittikçe laik-Kemalist çizgiden uzaklaşan, bununla kalmayıp kürtçü temayülleri artan bir CHP bu gençliği ne kadar kucaklayabilir, kestirmek zor. Ak Parti veya Erdoğan düşmanlığıyla var olmak CHP’yi bir süre daha ayakta tutabilir, sonrası meçhul.

Laik-kemalist kadrolar bu zilleti fazlasıyla hak ettiler. Bu ülkeyi keyiflerine göre yönetip, sıkışınca askeri darbe, yargı operasyonları gibi enstrümanlarla iktidarı elinde bulunduran, halkı ve değerlerini aşağılayan ve milletin ürettiği katma değerlerin üzerine onlarca yıl haydut gibi çöken bu güruha acımak mümkün değil. Kürtlere, alevilere, dindarlara, fakirlere yıllarca zulmeden bu zihniyet, en son kürt-alevi hegemonyasındaki CHP’de sıkışmış, çaresizce tırmalar vaziyette.

Size, 1938’den 2018’e tam seksen yıllık soğuk bir intikamın resmini çizmeye çalıştım. Belki bazı CHP’liler farkında değildir, uyandırayım dedim.
-----------------------------------------
 Sitede yayınlanan yazılardan haberdar olmak için lütfen abone olunuz.


Free counters!

Yorumlar